Rasyonel Terapi

Yazan: Doç. Dr. Murat Artıran

RASYONEL TERAPİ

Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi (RDDT), diğer isimleri ile Akılcı Duygusal Terapi, Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi, Akılcı Duygulanımcı Terapi, Düşünsel Duygulanımcı Davranışçı Terapi.

Rasyonel Terapi bilişsel davranışçı terapilerin ilkidir ve üzerinde en çok araştırma yapılmış olanlarındandır. Dr. Albert Ellis tarafından 1950’li yıllarda felsefeyi de içine katan, biliş sistemlerini inceleyen, duyguları araştıran ve en sonda da davranışsal ve sosyal düzenlemeleri ortaya koyan bir yapılandırmacı (constructive) terapi şeklidir. Postmodernizmden etkilenmiştir. Göründüğü üzere akıl-beden ilişkisini, düşünce-duygu-davranış etkileşimini, sosyal ve çevresel unsurların insan psikolojisindeki etkisini ortaya koyan bir kişilik kuramıdır. Yani insan psikolojisine geniş bir çerçeveden bakar. Bilinçaltındaki etkenlerin biliş düzeyindeki etkileri, öğrenme teorileri, davranışçı akım, felsefe, terapötik ilişki, pozitif psikolojiyi içerir.

Bazı Prensipler

RDDT’nin bazı ön kabul edişleri diğer bilişsel terapilerden onu ayırır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Duygularımızın en yakın belirleyicisi akılcı olmayan inanışlardır. Duygular niceliksel olarak değil niteliksel olarak birbirinden ayrılır. Duygular ikiye ayrılır sağlıklı negatif duygular ve sağlıksız negatif duygular.

Akılcı olmayan inanışlara irrasyonel inanışlar da denir ve insanda tutumlar şeklinde de belirir.

İrrasyonel inanış ve tutumlarımız bizim hayattaki amaçlarımıza erişmemize mani olur.

Bilinçdışı veya bilinçaltı süreçler psikolojimizi belirleyemez. Ancak bizim biliş süreçlerimizin gidişatı, çalışma tarzı, şekli etkiler. Yani olay ve durumları bilinçli olarak nasıl değerlendirdiğimiz bizim psikolojimizi olumlu veya olumsuz etkileyecektir.

Algılarımız bizi yanıltabilir dolayısıyla RDDT algıları reddetmez ancak bunlara kilitlenmez.

Psikoterapi insanı iyi hissettirmek için değil iyi etmek için vardır.

Otomatik düşünceler bizim psikolojimizi belirlemez ancak modumuzu tayin edebilir.

İrrasyonel inanışlar insan psikolojisindeki rahatsızlıkların ana kaynaklarıdır.

Duygu yönetimi ancak düşüncelerin yönetimi ile mümkündür.

Aşırı talepkârlık (demandingness) psikopatolojiye yol açan ana sebeptir.

Felsefik değişim esastır. Kendisi, diğerleri ve yaşam hakkında insanın kendine has esnek, mantıklı, bilimsel düşünce yapısına uygun, yapıcı, gerçekçi bir hayat felsefesi kazandırılmaya çalışılır.

Terapötik değişim bilişsel şemalarımızın değişimi ve hayata uyumla eş değerdir.

Düşünce-duygu-davranış aynı anda meydana gelir, ayrıştırılamaz.

Psikolojik tedavi için uzun süreli değişim, felsefik anlayış, kendini gerçekleştirme esastır, ve bunun sağlanması için kişinin enerji, efor, zaman ve gayret sarfetmesi gerekir; tek başına farkındalık kazanmak veya katarsis ile iyileşme sağlanamaz.

Rasyonel Terapi seansların psikoterapist aktif ve direktif bir tutum içindedir, katılımcıdır, konuşmalar karşılıklı olarak ilerler.

RDDT’yi anlamak kolay, uygulaması zordur denilebilir. Ancak yine de bazılarına göre RDDT entegretif bir terapi şeklidir ve danışana göre ve danışanın sorunlarına göre tedavi planı kolaylıkla adapte edilebilir.

Avantajlarından bir tanesi de diğer terapi şekillerine göre çok değil ancak biraz daha kısa süreli olmasıdır. Tecrübelere göre ve bilimsel araştırmalar ışığında söyleyebilirim ki RDDT terapilerinin 8 ila 16 seans arasında, birçok danışanda olumlu anlamda bir değişiklik sağlanabilmektedir.

Hepinize sağlık ve mutluluk dileklerimle..

Rasyonel Terapi ses kaydı

Önemli not: Bu yazının tüm hakları Dr. Murat Artıran’a aittir. Yazının tamamı başka bir kaynakta (ödev, site, makale, kitap vb.) KULLANILAMAZ.

Rasyonel Terapi
Rasyonel Terapi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir